~Röportajları~

Murat Boz: Pastadan Popstar Çıktı!



Önce “Aşkı Bulamam Ben” adlı bir single yaptınız, sonrasında ise ilk albüm “Maksimum” geldi. Ancak “Maksimum” tarzınız konusunda net bir fikir vermiyor?

-Başlarda daha pop rock’a yakın bir tarzla çıkma fikrim vardı. Aslında böyle bir deneme de yapmıştık, Ozan Çolakoğlu’yla. Ama sonrasında kendimi sınırlamak istemedim. Müzik hislerle yapılır. Ben de hislerime inandım. Özellikle bu tarz bir müzik yapayım, diye yola çıkmadım. Ve iddia ediyorum ki, bu albüm herhangi bir albüm değil. Bundan bir 10-20 sene sonra da dinlenecek bir albüm yaptım.



90’larda başlayan bir “Pop patlaması” vardı. Siz ise 2000’lerin pop yıldızısınız. Bunu bir şans olarak görüyor musunuz?

-Şanslı görmüyorum kendimi. 2000’lerde ünlü olmak, 90’larda star olmaktan daha zor. 90’larda gerçek starlar, bırakın on parmağı, bir elin beş parmağını geçmiyordu... Şu an hem korsan hem de bedava şarkı indirmek gibi sıkıntılar varken bizim ayakta kalabilmemiz, bir savaş vermemiz bence takdire şayan bir durum.



Albüm yapmak da bu sıkıntının bir halkası değil mi aslında?

-Yıllardır işin içinde olmama rağmen albüm yapınca her şey bitecek sanırdım. Alakası bile yok. Tamam, vokal tekniğime laf söyletmem, güzel söylerim. Bu anlamda her eleştiriyi de kabul etmem. Ama iş bununla bitmiyor. Sinirlerinizin çok sağlam olması lazım. Savaşı kendinizle yapmalı ve yaptığınız müziğin kalitesiyle ilgilenmelisiniz.



Gene de Türkiye’de pop müzik yapmak diğer türlerden daha çok alıcısı olan bir şey değil mi?

-Bence bu dönemde rock müzik popun da üzerine geçmiş durumda. Ama önemli bir parantez açmak isterim. 2004’te “Dünya Yalan Söylüyor”u çıkartan mor ve ötesi’yle rock müzikte bir patlama yaşandı. Sonra piyasa Türk rock gruplarıyla doldu taştı. Ama burada rock müziğin özünde olmayan bir şey var: Popülizm.



“TÜRKİYE’DE GERÇEK ROCK YAPILMIYOR”



Türk rock müziğinin içinin boşaldığını mı düşünüyorsunuz?

-Evet. Bence kimse gerçek rock yapmıyor. Basit gitar riffleriyle benzer şarkılar yapılıyor Yani şarkı tutuyor, seviliyor, evet, biz de dinliyoruz. Ama bu rock değil. Ben de istesem rock yapabilirdim. Ama ben popüler olanı değil, içimden ne geliyorsa onu yapmak istiyorum. Rock müzisyenlerinin şu an pop yapanlardan daha popçu olduklarını düşünüyorum. Mor ve Ötesi, Duman, Teoman, Hayko Cepkin dışında beni tatmin eden, kaliteli bir müzisyen göremiyorum.



Belki bir gün siz de rock yaparsınız...
-Ben en fazla pop rock yaparım. Rock yaşanması gereken bir şey. Yaşam şeklinizin de öyle olması gerekiyor.


Siz de Facebook ünlülerinden misiniz?

-Hayır, ben kullanmıyorum. Benim adımı gördüğünüz hesapların hepsi “fake” (sahte). Bu tarz şeylerle uğraşamıyorum ama benim yerime dinleyicilerime cevap veren, benmişim gibi yapan ruh hastaları var. Kendim girsem olmaz çünkü insanlar fazla istekliler. Tabii ki herkes tanışmak istiyor ama bir yerden sonra “Sen ne kadar kendini beğenmiş birisin, cevap bile vermiyorsun”a geliyor mesele.



Yoğun ilgiden kaçar mısınız?

-Herkesin bir kaygısı vardır, bu konuda. Ama “Bunaldım, bi yurt dışına çıkayım” demenin de biraz abartı olduğunu düşünüyorum. Kimse kimseyi öldürmüyor, Ben Nişantaşı’nda gezebiliyorum, mesela. Taksim’de de şapka takıp gezebiliyorum. Tanıyan da tanırsa, “merhaba” der geçersin. O süper meşhurluk eskidendi.



Bazen de insanın canı istemez...

-İnsanların ilgisinden hoşlanıyorum, bazen. Biriyle göz göze gelmeyi, sokakta yürürken hoşuma giden bir kızın beni beğenmesini, görmesini isteyebilirim o gün. Size de olmaz mı? Güzel bir adamın size bakmasını istemez misiniz?



“ANNE, BEN SENİN OĞLUN MURAT’IM!”



Şöhret sizi hiç mi korkutmuyor?

-Ben kendimden değil, etrafımdan korkuyorum. İnsanlar şöhreti yakalamış kişilerin değiştiklerini düşünürler. Annem bile farklı davranıyor. “Anne” diyorum, “Ben senin her zamanki oğlun Murat’ım, bana böyle davranmana gerek yok!” Ben neyin ne olduğunu bilen bir adamım. Önümü görebiliyorum. Asla çok havalarda uçmam. Hayal kurmayı severim ama hep olmayacak gibi düşünürüm. Olmasını umarım ama olursa o da bana sürpriz olsun, isterim.



En büyük hayaliniz nedir peki?

-Will Smith’in bir filminde şöyle bir söz vardır: “Asla hiç kimsenin sana bir şeyi yapamayacağını söylemesine izin verme.” Bu benim hayat mottom. Bu ay Bostancı Gösteri Merkezi’nde bir konserim olacak. Aslında bu da benim hayallerimden biri, bana çok heyecan veriyor.



Dünyaca ünlü biriyle çalışmayı hayal edin. Aklınıza gelen isim kim?

-Kesinlikle Timbaland. Değişik bir ritim mantığı getirdi, çünkü müziğe. Justin Timberlake için de büyük bir şanstı, bu adam. Justin’in de hayranıyım. ( Bende )



Size sürekli sıkıcı bir şekilde “Tarkan’ın veliahtı” diyorlar. Ama siz daha çok Justin Timberlake gibisiniz.

-Bu söylemi sevmiyorum. Justin konusunda da onu beğenmiyorum diyen yanlış yapar! Anormal yetenekli bir herif. Sesi, görüntüsü, dansı.. Her şeyi çok başarılı. Pop dünyasını şekillendiriyor. Ne yapıyorsa herkes onun peşinden gidiyor. Boyband devrini de kapattı.
( Kahretsin ben Justin'i boşuna sevmiyorum Aferin Murat tebrik ettim yorumunu xD )

Sizce Türkiye’den de dünyaca ünlü bir Justin Timberlake ( ) çıkar mı?

-Çıkar ama yurt dışında yaşamalı, o mantıkla çalışmalı. İngiliz vatandaşı bir Türk mesela. Bu nedenle de dünyaya açılmak konusunda çok şey söylenmemeli, diye düşünüyorum. Herkes ben İngilizce albüm yapıyorum, diyor. Burada endüstri polemik yaratmaktan tıkanmış vaziyette. Çünkü işin kuralı böyle. Buna alışmış milletin buna alışmış popstarı da dışarıda İngilizce albüm yapmaya kalkarsa elbette çuvallar. Kabul etsek de etmesek de. Tarkan’ı gördük. Onun için belki çuvalladı, diyemeyiz ama farklı bir mantık var, bunu kabul etmek lazım.


“ELVIS’İ DİNLERKEN İLİKLERİME KADAR ÜRPERDİM”

Müziğinizi geliştirmek için ne yaparsınız?

-Sadece altyapılarını beğendiğim için underground dinliyorum, mesela. Rock da dinlerim. Geçenlerde Almanya’dayken, Elvis Presley’in hayatını anlatan bir belgesel seyrettim. “You’re Always on My Mind”ı canlı söylüyordu. İliklerime kadar ürperdim. Teknoloji o kadar işin içine girdi ki, galiba biraz samimiyetimizi kaybettik. Bu benim albümümde de var. Her şey orijinal olunca bir başkaymış. Günahıyla sevabıyla, canlı çalıyor adam. İnanılmaz bir sound çıkıyor.



Hayatımı değiştirdi, dediğiniz bir ikonunuz var mıdır?

-Ben Bilgi Üniversitesi’nde caz vokal okudum. Orada Sting’in parçalarını analiz ederdik, armonisi açısından. Kendisi Berkeley bas gitar mezunu. Parçaları nota olarak analiz ettiğinizde adamın bir dahi olduğunu anlayabiliyorsunuz. Çok acayip şeyler var. Bu anlamda Sting’in büyük hayranıyım.



Hayatınızdaki en önemli an nedir? (MÜRÜVVET ÖZEN)

-Okulu bırakmam, çalışma hayatına atılmam... İlk konserim... İlk single’ım... İlk klibimi ekranda gördüğüm ve öylece kalakaldığım an... Hepsi.



Okulu bitirseydim her şey daha farklı olurdu diye düşündünüz mü hiç?

-Yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Şu anda İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okumaya devam ediyorum. O zamanlar çalışmak, para kazanmak zorundaydım. Bu nedenle okuyamadım. Ama böyle olması gerekiyordu. Olmasaydı belki de şu an bu konuşmayı yapıyor olmazdık. Geçmişe dönüp baktığınızda tek bir kararın bile hayatınızı değiştirdiğini görebilirsin.



Hani, kelebeğin kanat çırpmasının bile hayatı sonsuza kadar değiştireceği “Kelebek Etkisi” teorisine benziyor bu.

-Aynen öyle. Anneme bir dönem Almanya’dan öğretmenlik için teklif gelmişti. Gitmesini çok istiyordum, çünkü ben de yanına gidebilecektim. Annem bizi yanında götüremediği için teklifi kabul etmedi. Az kalsın gurbetçi vatandaşlarımız gibi ben de Almanya’da yaşayan bir Türk olacaktım. Oraya gelen Türk popçuları izlemeye gidecektim! (Gülüyor)



Hiç sıkılmadan tekrar tekrar dinleyebileceğiniz bir şarkı var mı? (İREM GENCER)

-Ferhat Göçer’in “Gidemem”i. Bir Sezen Aksu şarkısı. Ferhat’ın yorumuyla daha çok beğeniyorum.



Cep telefonununuzda numarası bulunan en ünlü isim kim?

-Tarkan, Nil Karaibrahimgil, Nihat Odabaşı, Demet Akalın... Var da var...



Aynaya baktığınızda kendinizi beğenir misiniz?

-İnsanlar beni yakışıklı buluyor ama ben kendimi beğenmem. Yakışıklı olduğumu da hiç iddia etmedim. Erkekler beni pek sevmiyor ama ben zaten o iddiayla çıkan biri değilim. Pop müzik biraz da arz-talep meselesi. Evet, soyundum da. Ama bu, bu işin içinde var. Bir pop idolü olarak bunu yapmam gerekiyordu.



Dürüst davranıyorsunuz. “İstemedim, beni soydular” diyebilirdiniz...

-Hayır, ben istedim, ben yaptım. Benim kendime bakmam gerekiyor. Yediğime içtiğime dikkat eden, spor yapan bir adamım. İşimin gereği bu. Siz muhasebeci olursanız, matematiği iyi bilmelisiniz. Bunun gibi.



Sahnede olmanın seksi bir yanı var galiba. Seyirciden gelen elektrik sizi besliyor olmalı.

-İnsanlar sizi görmeli, eleştirmeli ve hakkınızda konuşmalılar. Ertesi gün gazetelere bakıyorum, “Göbeği yağlıymış” diye bir yorum yazıyorlar. Doğru eleştiriyi dikkate alıyorum. İlk klibimin, Robbie Williams’ın “Rock DJ”inin aynısı olduğunu söylediler, evet doğru. Ben bilmiyordum o klibi. İlk dönemimdi ve heyecandan fark etmedim. Özeleştiri yaparım sık sık.



Birlikte çalışmayı hayal ettiğiniz biri var mı?
-Shakira’yı çok istiyordum, böyle bir şansım oldu. Rihanna da iyi, hatta Beyoncé’nin tahtını sallamaya başladı. Gene de Beyoncé’ciyim. Dünyada kadın vokaller arasında eşi benzeri yok.

Billboard dergisinden ALINTIDIR!!!

bişey değill